Bölgemiz ürettiği ve hazırladığı değerleri, müşterisine uzaklığı sebebiyle yeterince değerlendirememektedir. Tarım ve turizmde yurt içi pazar Marmara’da, yurt dışı pazarımız daha Kuzey’de ve Batı’da bulunmaktadır.
Ülkemizde, ulaşım altyapısının bölgelere göre değiştiği dönemlerde Antalya ekonomisinde çöküşler yaşanmaktadır. Antalya böyle bir dönemi 1970’li yıllarda yaşadı. Bunu kısaca açıklayalım;
1970’Lİ YILLARDA ANTALYA EKONOMİSİ GERİLEDİ
1960’lı yıllarda Antalya Bölgesi’ni Ege ve İç Anadolu’ya bağlayan yolların standardı Çukurova ve Ege Bölgesi’nin yollarıyla aynı seviyede idi. O yıllarda Antalya’mız Tarım ve Orman ürünlerinin yurt içi ve yurt dışı ticaretinde anılan bölgelerle rekabet edebiliyordu.
1960’lı yılların sonuna doğru yol yapım teknolojisi değişti. Yeni makineler üretildi. 2.5 Yıllık plandan itibaren öncelikle Ege ve Çukurova Bölgesi’ni İç Anadolu ve Marmara’ya bağlayan yollar Antalya’nın yollarından 10-15 yıl önce yeniden yapıldı. Bu bölgelerin limanlarının da demiryoluna sahip olması sebebiyle, bölgemizin ticareti komşu bölgeler karşısında geriledi.
O yıllarda Antalya’yı Kuzey’e bağlayan Çubuk Boğazı geçilemiyordu. Yeni liman yapımı gecikmişti. Bölgemizde yurt içi ve yurt dışı iş yapan üreticileri, tüccarları ulaşım dezavantajı dolayısıyla diğer bölgelerin işadamlarıyla rekabet edemez oldular. Zamanın güçlü Antalya firmaları birer birer çöktü. Onlarla birlikte üretim bilgileri ve yurt dışı portföyleri de kayboldu. Bunların içinden, işini 1970’li yıllarda İzmir’e ve istanbul’a aktaranlar ayakta kalmayı başardılar.
1985-1995 ARASINDA TURİZM YATIRIMLARI EKONOMİK GELİŞME SAĞLADI
1970’li yılların sonlarında Antalya-İç Anadolu karayolu bağlantısı o günün standardına getirildi. Liman hizmete açıldı. Antalya Turizm Projesi uygulamaya konuldu. 1980’li yılların ikinci yarısında Turizm Geliştirme Projelerinin Kemer, Merkez, Belek, Side’de teşvik edilmesi, havaalanının uygun hale getirilmesi ve belediyelerin imar planları, devletin altyapı ve özel sektörün tesisler için yaptığı yüksek harcamaların da tesiriyle kıyı ilçelerde konut ve buna bağlı sektörel hareketler arttı.
Bu yatırımların hızı 1990’lı yılların ortalarında kesildi. Şehre yeni kaynak akışı azaldı. Yaşamakta olduğumuz yıllarda bir kesim imalatçı-tüccar ve esnaf işlerin iyi gitmediğinden şikayet eder oldular. Bu şikayetlerin iki sebeple giderek artacağı kanaati bulunmaktadır.
1995’DEN SONRA ANTALYA EKONOMİSİ DURAKLAMA DÖNEMİNE GİRDİ
Birincisi; yatırım yıllarında bölgeye akan yeni kaynağın yerini alması beklenen Turizm İşletme Gelirlerinin büyük kısmı artık Antalya Bölgesi’nde kalmamakta, pek çoğu İstanbul ve Ankara merkezli sektörel guruplara ait olan turistik tesisler, zorunlu ihtiyaçlarının dışındaki tüm alımlarını ve vergi ödemelerini İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirmektedir. Bu işletmelere transfer olan hasılatlar bile Antalya Bankalarına gelmemektedir. Bölgemiz, turizm sektörünün getirdiği göç ve buna bağlı ihtiyaçları karşılayacak gelirlerden mahrumdur.
ikincisi; otoyol ulaşımı ülkemiz için yeni ve ileri bir teknolojidir. Otoyola sahip olan bölgelerin ekonomileri daha önce gelişecektir. Ülkemizdeki tüm ulaşım aksları “İstanbul merkezli” dağılmaktadır. Yatırım programlarında Marmara’dan Antalya’ya otoyol yatırımı yoktur. Buna karşılık Edirne-Ankara otoyolu tamamlanmış olup, Ege ve Çukurova Bölgesi otoyolla Marmara’ya bağlanacaktır. Konya – Ankara – Adana ve Ankara – İzmir hızlı treninin projelendirileceği, Sn. Başbakan tarafından açıklanmaktadır. İstanbul -Antalya hızlı tren projesi gündemde bile değildir. Gündeme alınsa dahi, Türkiye’nin ekonomik merkezi olan Marmara Bölgesi’ne Antalya yine, yeni teknolojiye sahip yollarla Ege ve Çukurova’dan 15-20 yıl sonra bağlanabilecektir. 1960-1970’li yıllarda yaşadığımız dönem tekerrür edecektir.
PAZARLARA UZAK OLAN ANTALYA’YA MÜŞTERİYİ GETİRMEK ZOR
Ekonominin %30’unu ulaşımın sağladığı bilinir. Yukarıdaki sebeplerle Antalya Bölgesi’nde ulaşımın, ekonomi üzerindeki tesirinin %50 olduğu kabul edilmektedir. Bölgemizin Turizm ve Tarım sektörünün yurt içi müşterisinin Marmara Bölgesi’nde, yurt dışı müşterisinin de ondan daha Kuzey’de ve Batı’da bulunması sebebiyle, bu bölgelere ulaşmak veya müşteriyi Antalya’ya getirmek, diğer bölgelerin gelişen avantajları karşısında her geçen yıl güçleşiyor. Antalya firmaları büyüyemiyor. Çemberini kıramıyor, Dünya firması olmayı bırakalım Türkiye firması olamıyor.
Bölgemizin son 15 yılda geliştirdiği 2 temel sektör Tarım ve Turizm’dir. Tarımda; Yurt içinde GAP, Yurt dışında İspanya ve Magrip ülkeleri Antalya’nın yükselen rakipleridir.
Turizmde; Akdeniz ülkelerinin rekabeti biliniyor. Bu rekabet ve müşteriye uzaklık sebebiyle örneğin İstanbul’da otel fiyatları ortalama 80 $ iken, aynı seviyede bir otel Antalya’da 25 $’dır.
ÇÖZÜM: ANTALYA’YI DOĞRUDAN MARMARA BÖLGESİNE BAĞLAMAK
Antalya’nın ulaşımda makus talihini yenmesi için, orta vadede Marmara’ya otoyol ve hızlı trenle bağlanmasından başka kalıcı çözüm görünmüyor. Bunun için kamu – özel sektör işbirliğiyle oluşacak yeni bir diyalog ortamında Antalya genel ulaşım politikasının kamu yönetimine kabul ettirilmesi gerektiğine inanılmaktadır. Bu gerçekleşemezse ne olacak?
Ankara- Edirne arasında 2010’lu yıllardan itibaren 30 milyon insanımız yaşayacak. Bunlar Türkiye’nin GSMH’nın en yüksek gelirine sahip kesim olacaklar. Bu 30 milyon insanımızın GSMH’dan pay alma oranına göre 1nci %20, ve 2nci %20 toplam %40 (12 milyon insan) GSMH’nın %75’ini alacak. Bunlar, Türkiye’nin global vasıflı ve Antalya ürünlerinin müşterileri olacaktır. GSMH, o yıllarda fert başına 10 bin Dolar’ın üzerinde hesaplanıyor. Bunların Antalya ürünlerini talep edecek kesimi halen 20 – 25 yaş gurubunda bulunuyor. 2010’lu yıllarda daha çok tüketen ve daha çok seyahat eden 30 – 40 yaş gurubundaki 6 milyon yetişkin tüketici, havayoluna ek olarak OTOYOL ve HIZLI TRENLE Antalya’ya güvenli ve konforlu şekilde gelip gidemezse, tamamlanan Ankara – Edirne otoyolunu ve o yıllarda tamamlanacak olan Ankara – İstanbul hızlı trenini ve boğaz geçişlerini kullanarak orta Avrupa kıyılarını tercih edebilecektir.
Antalya; Avrupa ve Rusya’dan yılda 3 milyon turist beklerken Marmara Bölgesi’ndeki aynı dili konuşabilen 3-5 milyon müşterisini Avrupa’ya kaptıracak ve yöre ekonomisi zayıf yapısını sürdürecektir.
Antalya’yı alternatif yollarla Marmara’ya bağlayalım.
28 Eylül 1998