Antalya ve bölge ekonomisinin düzenli ve dengeli hale gelebilmesi ancak; OTOYOL ve HIZLI TRENLE İSTANBUL’a bağlanmasıyla mümkün görünüyor.
Ankara’daki Siyasi ve Bürokrat dostlar ile İstanbul’daki İşadamı dostlarımızın çoğunluğu Antalya’yı gelişmiş, bütün alt-üst yapı sorunlarını çözmüş olarak görür. Antalya’da bulunanlara da çok büyük ekonomik potansiyeli paylaşan insanlar olarak bakarlar.
Geçen hafta Sn. Hasan SUBAŞI ile Güç birliği Holding için telefonla görüşmemiz sırasında; “Sadık Bey Türkiye’nin en güzel kültür-tiyatro merkezini yaptık, fakat sanat faaliyetleri için Antalya’dan sponsor bulamıyorum. Antalya işadamları bitmiş, nerede bu zenginler” diye sordu. Eskilerden gelen alışkanlıkla Antalya’da zengin ailelerin çok olduğu sanılır. Zamanın geniş toprak sahibi veya tüccar aileleri 1970’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ulaşım aksları ve ulaşım yatırımlarına göre Antalya’nın Anadolu’dan (özellikle İstanbul’dan) kopmasıyla rekabet eşitliğini ve işlerini kaybettiler. O yıllarda ayağını İzmir veya İstanbul’a atabilen bir iki aile halen ayakta ve işleri genişledi.
Buna karşılık Antalya’da yeni sektörlerde sahipleri dikkatli, çalışkan birkaç firma, 1990’lı yıllara doğru gelişti. Ancak Denizli-Afyon-Konya’da firmalar Holding ihtiyacı ve mentalitesine 1980’li yıllarda gelmişken, Antalya firmalarının hala bu ihtiyacı duymamalarının altında bölgedeki iş trafiğinin yoğun olmaması yatar.
Büyüyemeyen Antalya firmaları 1980’li yıllarda Turizm alanlarını alamadılar. Ekonomik, Siyasi ve Sosyal güç oluşturamadılar. Yörenin büyük Turizm ve Tarım yatırımları ile enerji kuruluşu tamamen bölge dışı 30-40 firmanın işletmesine bırakıldı. Yöre firmalarının çoğu küçük işletme niteliğinde olup, bırakalım global pazarda dünya firması olmayı, Türkiye firması olamıyorlar.
Son yıllarda Akdeniz turizminin sıkıntıya girmesi, AB’nin tarım ürünlerine getirdiği kısıtlama bölge ekonomisini daha da zayıflattı. Antalya’nın elindeki Turizm ve Tarım ürünlerinin yurt içi pazarı Marmara Bölgesi’ndedir. Orta vadede Marmara’yı Antalya’ya OTOYOL ve HIZLI TRENLE bağlamak, Antalya ekonomisinin geleceği için tek çözümdür.
Aksi halde ne olacak; Ankara-Edirne arasında 2010’lu yıllardan itibaren 30 milyon insanımız yaşayacak. Bunlar Türkiye’nin GSMH’nın en yüksek gelirine sahip kesim olacaklar. Bu 30 milyon insanımız GSMH’dan pay alma oranına göre 1 nci %20, 2nci %20 toplam %40 (12 milyon insan) GSMH’nın %75’ini alacak. GSMH o yıllarda fert başına 10 bin Dolar’ın üzerinde hesaplanıyor. Bunların Antalya ürünlerini talep edecek kesimi halen 20-25 yaş gurubunda bulunuyor. 2010’lu yıllarda daha çok tüketen ve daha çok seyahat eden 30-40 yaş gurubundaki 6 milyon tüketici, havayoluna ek olarak OTOYOL ve HIZLI TRENLE Antalya’ya güvenli ve konforlu şekilde gelip gidemezse, tamamlanan Ankara-Edirne otoyolunu ve o yıllarda tamamlanacak Ankara-İstanbul hızlı trenini ve boğaz geçişlerini kullanarak orta Avrupa kıyılarını tercih edebilecektir. Bunlar, Türkiye’nin global vasıflı ve Antalya ürünlerinin müşterileri olacaktır.
Antalya; Avrupa ve Rusya’dan yılda 3 milyon turist beklerken Marmara Bölgesi’ndeki aynı dili konuşabilen 3-5 milyon müşterisini Avrupa’ya kaptıracak ve yöre ekonomisi zayıf yapısını sürdürecektir.
Başta yöremizin Valisi, Belediye Başkanları ve milletvekilleri olmak üzere, aklıselim yöneticilerimizin konuyu inceleyeceklerine inanılmaktadır.
09 Temmuz 1998